Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

“Bu Gezegene Erkeğin Hükmettiğine İnanıyorsanız, Yanılıyorsunuz.”

Geçenlerde şu röportaja denk geldim. Adamın öyle nokta atışı tesbitleri var ki hayran kalmadan geçemedim. Hemen okumanıza sunuyorum. - Bana öyle geliyor ki, spot ışıklarından rahatsız oluyorsunuz. İnsanlarla temastan kaçınıyorsunuz. Mesela, sadece ara sıra röportaj veriyorsunuz. Evet, pek sosyal bir insan değilim. Şöhretin sunduğu avantajlardan yararlanan, gazetecilerle temasta bulunmaktan hoşlanan insanlar vardır. Ben bunları sevmiyorum. Şimdiye kadar gazetecilerle yaptığım söyleşilerden sonra yazılmış tek bir makale olmadı ki, beni tatmin etmiş olsun. Mesele bana övgüler düzülmemiş olması değil, yazılanların tartışılan, konuşulan şeyle ilgisinin olmaması. Şöhretim yüzünden birinin ilgisine mahzar olduğumu anlamak benim için bir yük. Beni sinirlendiriyor. - Sizi sinirlendiren şey ne? Cevaplaması zor. Bir araya gelip konuşan insanların ortak bir noktaları olmalı diye düşünüyorum, ki sohbet tek taraflı olarak kalmasın. Oysa hemen her gazeteci sorusunu yönelttiğinde cevapl

Çok Kültürlülüğün İflası

Fransa’dan Almanya’ya, Avusturya’dan Hollanda’ya, ana partiler, kendi kültürel ve tarihi kimliklerinin gururu içinde, artık göçmenlerin ev sahibi ülkelerin kültürel değerlerine uyum sağlaması gereken misafirler olduğunu vurgulamayı kabul edilebilir buluyor. Aşırı sağın Avrupa çapında güttüğü politika, bize ‘makul’ bir göç-karşıtı siyaset ihtiyacı aşılıyor . Romanların, ya da Çingenelerin, kısa zaman önce Fransa’dan sınır dışı edilmesi tüm Avrupa’dan tepki topladı –hem liberal medyadan hem de sadece sol kesimden olmayan en üst düzey politikacılardan. Fakat sınır dışı edilme süreci devam etti ve bu, Avrupa siyasetini oluşturan buzdağının sadece görünen kısmı. Bir ay önce, sosyal demokratlara yakınlığıyla bilinen banka müdürü Thilo Sarrazin’in yazdığı bir kitap Almanya’da kargaşa yarattı. Kitabın tezi, çok fazla sayıdaki göçmenin kültürel kimliğini korumasına izin verildiği için Alman milli kimliğinin tehdit altında olduğuydu.  Germany Does Away with Itself  isimli kitabın o

Değişen Ortadoğu ve İstanbul Tehlikesi!

" İstanbul Ülkeyi Çökertecek:  İstanbul ülkeyi çökertecek.  İstanbul'un başını alıp gitmesi, kalkınmaya engel noktaya ulaştı. İstanbul ulaştığı megalopolis boyutlarıyla, ülkenin vücudunun taşıyamayacağı bir koca kafa haline dönüşmüştür. Bu büyüme, ülkeye yayılması gereken çağdaş davranışların, teknolojinin önünü kesiyor. Halkı ve işverenleri kendine çekip, çağdaş etkinlikleri inhisarına alıyor (Doğan Kuban burada, büyük projelerin İstanbul'u merkeze alarak hayata geçirilmesini eleştirmektedir. Gerçekten de ülkenin tüm ileri teknolojik yatırımları İstanbul'da toplanıyor. İstanbul, nüfusu ve teknolojik yatırımları kendine çeken bir anafora dönüşüyor). İstanbul'un Büyüme Nedeni Sanayileşme Değil, İnşaat:  İstanbul, her zaman bir çekim merkezi olacaktır. Fakat ülkeyi ekonomik olarak çökertmesine imkân vermemek gerekir. Günümüzde o sınıra ulaştık. Türkiye'de kente göç sanayileşme geliştiği için gerçekleşmemektedir. Kentlere göç yapılaşmanın (inşaatın) üret